Fakültemizde, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Recep Cici tarafından 26 Kasım 2014 tarihinde “İslam Hukuku ve Problem Çözme Gücü” konulu bir konferans verildi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Remzi Kaya, Kuran’ı, sünneti ve İslam’ı yaşayan ve daha sonra gelecek nesillere aktaracak olan ilim insanlarının Allah’ın sevgili kulları olduğunu kaydetti. Kaya, “Allah’ın en sevdiği kulları peygamberlerdir. Ondan sonra Allah’ın veli kullarıdır. Üçüncü sırada ise Allah’ın Resulünden bizlere emanet olarak bırakılan Kuran’ı, sünneti ve İslam’ı yaşayan ve daha sonra gelecek nesillere aktaracak olan ilim insanlarıdır” dedi. Kaya, “İlim insanları için Allah’ın Resulü ‘Kim memleketinden, ailesinden ilim tahsil etmek üzere ayrılır da buralara giderse dönünceye kadar Allah yolundadır. Ölürlerse şehit olurlar. İçinde bulunduğumuz bu görev, Mevlanın herkese lütfettiği bir görev değildir. Allah’ın Resulünün sevdiği insanlara nasip ettiği bir görevdir” diye konuştu.
Her yıl başarılı 50 öğrenci Arapça eğitimi için bir İslam ülkesine gönderilecek
Afyonkarahisarlıların İslami İlimler Fakültesi’ne sahip çıktıklarını belirten Kaya, “Biz muhacir olarak buraya geldik. Afyonlular da ensar olarak bizleri bağırlarına bastı. Afyonlular öyle bağırlarına bastılar ki gerek duaları sayesinde gerekse maddi imkânları sayesinde 6 ay gibi kısa bir zamanda fakültemizi kurduk. Şu anda 1,5 yıllık bir fakülteyiz ve 440 öğrencimiz, 27 tane hocamız ve böyle bir kompleksle bu seviyeye geldik” ifadelerine yer verdi. Kaya, kampüs içerisine yapılacak olan 300 kişilik kız öğrenci yurdunun temel atma seviyesine geldiğini belirterek, “Fakültemizin girişindeki boş alana 300 kişilik kız öğrenci yurdumuzun temelini Aralık ayı içinde atıyoruz” diye konuştu. Kaya konuşmasında başarılı öğrencilere yönelik bir müjde de vererek, “Fakülte olarak inşallah önümüzdeki seneden itibaren başarılı olan 50 öğrencimizi Arapça eğitimi 4 aylık veya 1 senelik bir süre zarfında İslam ülkelerinden birine eğitim için göndereceğiz. Bunun finansmanı da almış durumdayız” dedi.
İslam hukukunun 3 kaynağı vardır
Daha sonra söz alan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Recep Cici, İslam hukukunun evrensel hukuk içerisindeki yeri ve problemleri çözmedeki gücü ile ilgili bilgiler aktardı. Batılı hukukçuların İslam hukukunun dine dayalı bir sistem olması ve dinin bir takım sabitelerden oluşması nedeniyle sorun çözemeyeceği inancına sahip olduklarını kaydeden Cici, kaynak bakımından İslam hukukunun 3 kaynağı olduğunu dile getirerek, “Birincisi vahiy yani kitap ve sünnet; ikincisi akıl ve üçüncüsü de örf ve adetlerdir” dedi. Bu kaynaklardan vahiy ile aklın çatışmaması gerektiğinin altını çizen Cici, şöyle devam etti:
“Burada vahiy ile akıl çatışmıyor. Batılı hukukçular çatışabileceğini söylüyor. Çünkü vahiyin kaynağı belli. Biz diyoruz ki vahiy salim ile aklı selim çatışmaz. Elbette her vahiy her akılla uyum içerisinde olamaz. Sahih vahiy olacak ve vahiy doğru anlaşılmış olacak. Allah’ın muradı doğru anlaşılmış olacak. İmanla aydınlanmış, ideolojik saplantı içerisinde olmayan, heva ve hevesine uymayan aklı selim vahyi salim ile çatışmaz. Çünkü vahiyin de kaynağı Allah’tır, aklın da kaynağı Allah’tır. Vahiy Allah’ın kelam sıfatının tecellisidir. Akıl ise onun tekvin sıfatının tecellisidir. Dolayısıyla akıl ile vahiy çatışmaz. Akıl ile vahiyi rekabete sokmamak gerekiyor. Akıl ve vahiy birlikteliği üzerinde durmak gerekiyor. Çünkü akıl olmadan vahiy hiçbir şey ifade etmez. Vahyin muhatabı akıllı insandır. Aklı olmayan insan teklifin muhatabı olamaz. Dolayısıyla vahyin akıllı insana ihtiyacı vardır. Aklın da vahiye ihtiyacı vardır ki akıl da mutlak doğruyu bilemeyebilir. Dolayısıyla vahiy ona bir takım konularda rehberlik yapacaktır. Akıl ve vahiy bir bütünün ayrılmaz iki parçasıdır.”
İslam hukukunu bilmeyenlerin İslam hukukunun vahiye dayandığını ve vahiyden ibaret olduğunu düşündüklerini anlatan Cici, “İslam hukuku içtihada önem verir, teşvik eder, zorlar. İslam hukuku sadece suç teşkil eden amellere ceza öngörmez. İyi amellere de hem dünyevi hem de uhrevi iki karşılık belirliyor. Günümüz beşeri hukuku böyle bir belirlemeden yoksundur ve sadece dünyevi karşılık sunar. İslam hukukunun bu boyutu İslam toplumunu yönetir, terbiye eder ve sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturur” diye konuştu.
İslam hukukunun evrensel olduğunu ve bunun batıdaki yeni araştırmalarla teyit edildiğinin altını çizen Cici, “Nitekim 1938’de Lahey’de Milletlerarası Mukayeseli Hukuk Konferansı’nda, 1948’de Milletlerarası Avukatlar Kongresi’nde ve 1950 yılında Milletlerarası Karşılaştırmalı Hukuk Enstitüsü’nün Paris Üniversitesi’nde düzenlediği toplantılarda bu konu dile getirilmiştir” dedi. İslam hukukunun başka hukuk sistemlerinden alıntı olmadığını, nevi şahsına münhasır, kendine özgü bir hukuk olduğuna da dikkat çeken Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Recep Cici, bu nedenle mukayeseli hukuk çerçevesinde İslam hukukunun batı hukuku ile birlikte okutulması gerektiğini de sözlerine ekledi. Konferansa, Dekanımız Prof. Dr. Remzi Kaya, Afyonkarahisar Müftüsü Burhan İşleyen ile öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.